NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
20 - (910) حدثني
محمد بن رافع.
حدثنا أبو
النضر. حدثنا
أبو معاوية
(وهو شيبان
النحوى) عن
يحيى، عن أبي سلمة،
عن عبدالله بن
عمرو بن
العاص. ح
وحدثنا عبدالله
بن عبدالرحمن
الدارمي.
أخبرنا يحيى بن
حسان. حدثنا
معاوية بن
سلام عن يحيى
بن أبي كثير.
قال أخبرني
أبو سلمة بن
عبدالرحمن عن
خبر عبدالله
بن عمرو بن
العاص ؛ أنه
قال:
لما
انكسفت الشمس
على عهد رسول
الله صلى الله
عليه وسلم،
نودى بـ
(الصلاة
جامعة). فركع
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم ركعتين
في سجدة. ثم قام
فركع ركعتين
في سجدة. ثم
جلى عن الشمس.
فقالت عائشة:
ما ركعت ركوعا
قط، ولا
سجدت سجودا
قط، كان أطول
منه.
[ش
(عمرو بن
العاص) هو
معتل العين
لامعتل اللام،
كما يعلم من القاموس،
ومن شرح الشفا
لملا على.
(فركع ركعتين
في سجدة) أي
ركوعين في
ركعة. والمراد
بالسجدة ركعة].
{20}
Bana Muhammed b. Râfi*
rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû'n - Nadr rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû
Muâviye yâni Şeybân-ı Nahvî, Yahya'dan, o da Ebû Seleme'den, o da Abdullah b.
Amr b. As'dan naklen rivayet etti. H.
Bize Abdullah b.
Abdirrahman Ed-Dârimî de rivayet etti. (Dediki): Bize Yahya b. Hassan haber
verdi. (Dediki): Bize Muâviyetü'bnü Sellâm, Yahya b. Ebî Kesir'den naklen
rivayet etli. Demişkii Bana Ebû Selemete'bnü Abdirrahman, Abdullah b. Amr b.
Âs'dan naklen haber verdi. Demişki:
Resulullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) devrinde güneş tutulunca (Haydin toplayıcı namaza) diye nida
olundu. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bir rek'atta iki
rükû' yap (arak namaz kıl) di. Sonra kalkarak bir rek'atta iki rükû' daha yaptı.
Sonra güneş açıldı. Âişe: «Şimdiye kadar) bundan uzun ne rükû' yapmışımdır, ne
de sücûd.» dedi.
İzah:
Bu hadisi Buhârî «Küsûf
- bahsinde bir iki yerde; Nesâi de «Namaz» bahsinde muhtelif râvilerden tahric
etmişlerdir.
«Haydin toplayıcı
namaza» ibaresi hakkında bahsimizin baş taraflarında söz geçmişti.
Bu hadîsde zikri geçen
secdelerden murâd: Rek'attır.
Cüz'ü zikir, bütünü
murad kabilinden mecazen rek'ata secde denilebilir. Secdenin uzun tutulması hakkında
bir çok hadisler vârid olmuştur. Bunların bâzılannı Buhârî ile Müslim;
diğerlerini Ebû Dâvûd ve Nesâî rivayet etmişlerdir.
Mâlikiler 'den
bâzıları: «Secdeyi uzatmaktan, rükû' da uzun tutmak lâzım gelmez.» demişlerse
de, Câbir rivayetinde: «Sücûdu da rük'u kadardı» denilmiş olması da bu kavli
reddeder. îmam Ahmed ile İshâk'ın mezhepleri bu olduğu gibi, İmam Şafiî' nin
bir kavli de budur.
îmam Müslim'in rivayet
ettiği Câbir hadîsi, secdeden sonra yapılan kıyamın uzun tutulduğunu
gösteriyor.
Nevevî bu rivayeti
kabul etmemiş; onun şaz ve usûle muhalif olduğunu binâenaleyh onunla amel
edilemiyeceğini bildirmişse de, Nesâî ile İbni Huzeyme ve diğer hadîs
ulemâsının rivayet ettikleri Abdullah b. Amr hadîsi onun kavlini reddeder.
Çünkü o hadîsde rükû' ve secdelerle, onlardan doğrulduktan sonra uzun uzadıya
durduğu bildirilmektedir.